Ramazan Paylaşmaktır

Aksu Alperen Ocakları Başkanlığı “Ramazan Paylaşmaktır” adlı etkinlik gerçekleştirdi.

Editor: Mektup Gazetesi

Ramazan Paylaşmaktır

Aksu Alperen Ocakları Başkanı Selahattin Davazlı, Aksu Alperen Ocakları Ocak İdare amiri  Kürşat Saffet Demir , Teşkilat Başkanı Emrah Aslan ,Sosyal Medya Birim Başkanı  Ahmet İpeksoy ve ilçe yönetimi ile beraber Ramazan Paylaşmaktır etkinliği gerçekleştirdi.
Ramazan ayının  paylaşmak anlamına geldiğine vurgu yapan Aksu Alperen Ocakları Başkanı Selahattin Davazlı; “Kim ki Bir Müslüman Kardeşinin sıkıntısını giderirse Allah’ta onun sıkıntısını giderir. Bereket paylaşmakla gelir. Mazlumların dualarını almaya Allah için çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi

Dünya genelinde Alperen Ocakları Genel Merkezi ve diğer 81 vilayette ve ilçelerde Paylaşamak adına çalışmalar yapıldığına dikkat çeken Aksu Alperen Ocakları Başkanı Selahattin Davazlı; “Allah Alperenlik yolunda ilerleyen ve böyle çalışma yapan Nizam-ı alem ülkücülerin yardımcıları olsun. Bizlerde aksu bölgemizde ince tespitten sonra hayırsever hemşerilerimizin bağışlarıyla beraber yardım kolilerini hazırlayıp dağıtımlarını ocağımızla beraber yaptık. Allah Hayırseverlerimizden razı olsun. Hem Kolilerimizi verirken hem de hemşerilerimizin halini hatırını sorduk. Sağ olsunlar her kapısına gittiğimiz hemşerimiz bizleri evine davet edip özlediğini dile getirdi yine gelin çayımızı içmeye diyerek güler yüzle bizleri ağırlayıp uğurladı. “ şeklinde konuştu

 Yaptıkları her faaliyet ve hizmeti Allah rızası için yaptıklarını dile getiren Aksu Alperen Ocakları Başkanı Selahattin Davazlı; Son zamanlarda Bazı duyumlar aldık. Reklam yapıyormuş gibi bazı şahıslar algı yapmaya başladı. Bizim reklam yapmak gibi hiçbir derdimiz yok faaliyetlerimiz örnek teşkil etmek için dayanışmayı örnek göstermek için yapıyoruz. Yaptığımız paylaşımları görüp Etkilenen ve bağış yapan birçok insan oldu. İyiliği ve güzel işlere teşvik etmektir amacımız. Din üzerinden Farklı bir amaç yapmak gibi bir gayemiz yoktur. Her şeyi Allah’ın rızası için yapıyoruz. Hayırla reklam olmaz.” dedi

Maalesef ki durum çok vahim

Pandemi Döneminde hem Sağlık yönünden hem de Ekonomik yönden Vatandaşların çok zorluk çektiğine vurgu yapan Aksu Alperen Ocakları Başkanı Selahattin Davazlı; “Korona virüsle beraber hemşerilerimizin durumu çok kötü olmaya başladı şu dönemde biraz daha dayanışmayla beraber herkes elini taşın altına koyup zenginler fakire yardım ederse bir nebzede olsun fakir hemşerilerimizin yükünü hafifletebiliriz. Farklı Siyasi partiler ve vakıf ve derneklerimiz bu işleri yapmaya başladılar. Güzel bir dayanışma sergilediği için teşekkür ederiz gün birlik ve beraberlik günüdür. Rabbim herkesten razı olsun. Bir mazluma dokunan hangi el varsa Allah razı olsun. “ şeklinde konuştu

Standart

Ramazan Ayında Ağız ve Diş Sağlığı

Ramazan Ayı İçerisinde Ağız Ve Diş Sağlığım İçin Nelere Dikkat Etmeliyim

Editor: Mektup Gazetesi

Ramazan Ayında Ağız ve Diş Sağlığı

22 Nisan 2021 – 08:54Ağız ve diş sağlığını tehdit eden en yaygın etken diş çürükleri geliyor. Diş çürüklerine neden olan en büyük etken de dişlerin yeteri kadar fırçalanmaması ve buna bağlı olarak da dişlerin tartar ve bakterilere maruz kaldığını belirten Diş Hekimi Muhammed Fatih Özel; “Diş çürükleri dış kısımdan iç kısma doğru yayılan bir sorun olarak dikkat çekiyor. Dişlerde meydana gelen çürüme aktivitesi öncelikle dişlerin mine tabakasında meydana gelen renk değişimi ile başlıyor. Eğer bu süre içerisinde önlem alınmaz ise çürüme faaliyeti mine tabakasından iç kısımda bulunan diş kökü sinirlerine ulaşarak diş ağrısı dediğimiz istenmeyen sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor.” dedi

Ramazan ayında uzun süreli açlık ve susuzluk, tükürük salgısının azalmasına ve ağız kuruluğuna neden olduğunu söyleyen  Diş Hekimi Muhammed Fatih Özel; “Tükürüğün yıkayıcı etkisi ağız sağlığının korunmasında büyük rol oynar. Bu nedenle iftar ve sahurda diüretik etki gösteren ve vücuttan suyun uzaklaşmasına neden olan çay kahve gibi içeceklerin tüketimi sınırlandırılmalı ve bol miktarda su içilmelidir.” şeklinde konuştu

Diş Hekimi Muhammed Fatih Özel ; “Ramazan ayında gün içinde aç kalındığı için sahurda sıvı yemekler tüketmeye özen gösterilmelidir. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeye gayret gösterilmelidir, asitli içeceklerden uzak durulmalıdır. Çilek, süt ürünleri, yoğurt, peynir gibi gıdalar dişlerinize ramazan ayında sağlık katacak besinler arasında yer almaktadır. “İftar ve sahurda basit karbonhidratlar yerine lifli gıdaları tercih etmek bağışıklık sistemimizi desteklenmenin yanı sıra diş çürüklerinin önlenmesinde de etkilidir. Şekerli gıdalar en fazla çürük oluşturma potansiyeline sahip gıdalardır. Dolayısıyla sahuru yapar yapmaz dişlerin fırçalanması, diş ipi kullanımı ve gargara yapılması iftar vaktine kadar dişlerin temiz kalmasını sağlayacak olup, çürük oluşumunu önleyecektir.”dedi

Standart

Kanadalı şirket Türkiye’den 1 milyar dolar tazminat istedi

Kazdağları’nda altın madeni kurmaya çalışan Alamos Gold, uluslararası anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’den 1 milyar dolar tazminat istedi.

Editor: Mektup Gazetesi

Kanadalı şirket Türkiye'den 1 milyar dolar tazminat istedi

21 Nisan 2021 – 07:55

Kazdağları’nda kurmaya çalıştığı altın madeni nedeniyle bölgede protesto gösterilerine yol açan ve madeni kurması için gerekli izinleri yenilenmeyen Kanadalı madencilik şirketi Alamos Gold Türkiye’den 1 milyar dolar tazminat istedi.

Şirket, Toronto borsasına yaptığı açıklamada, Kazdağları’ndaki Kirazlı altın madeni için ana izinlerin ve yakınlardaki Ağı Dağı ve Çamyurt altın madenleri için bazı izinlerin yenilenmediğini belirtti.

İHLAL İDDİASI

Türkiye’ye Hollanda’da kurduğu bir iştirak üzerinden yatırım yapan şirket, Ankara’nın Hollanda ile yaptığı ikili yatırım anlaşmasını ihlal ettiğini ve “el koyma, haksız ve adil olmayan muamele” nedeniyle tazminat istediğini belirtti.

Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su John McCluskey, şirketin Türkiye’ye 2010 yılında yatırıma başladığını ifade ederek, “10 yıllık çabamıza, 250 milyon doların üzerindeki yatırıma ve madeninin inşa ve işletmesi için gereken tüm izinleri almış olmamıza rağmen daha önce emsali görülmemiş bir şekilde faaliyetlerimiz 18 ay içinde durduruldu” dedi. 

Standart

TTB Genel Sekreteri: Coronadan ölüm açıklanan rakamlardan üç kat daha fazla

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut Covid-19 pandemisinde gelinen noktayı değerlendirdi. Sağlık Bakanı’nın yoğun bakımlarla ilgili verdiği rakamların gerçeği yansıtmadığını, aktaran Bulut, ölüm rakamlarının açıklanandan üç kat fazla olduğunu ileri sürdü. Bulut, “Ölüm rakamlarının en az üç katı olduğunu biz defin rakamlarından biliyoruz. Türkiye’de başkaca bir afet ve salgın yok. Bu ölümlerin çoğu Covid’e bağlı” dedi.

Editor: Mektup Gazetesi

TTB Genel Sekreteri: Coronadan ölüm açıklanan rakamlardan üç kat daha fazla

18 Nisan 2021 – 09:21

TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Covid-19 pandemisinde gelinen noktada uygulamaya konulan mevcut önlemlerle vaka sayısının düşmesini beklemediklerini söyledi.

“YOĞUN BAKIMLAR VE KLİNİKLER ALARM VERİYOR”

Şu anda uygulanmakta olan kısıtlamaların daha önce denendiğini, ancak sonuç alınmadığının ortaya çıktığını belirten Bulut, “Birinci, ikinci ve şu anda yaşadığımız, vakaların 63 bin ölümlerin 300’e dayandığı üçüncü pike geldik. Bu kritik bir eşik. Yoğun bakımlar ve klinikler alarm veriyor. Bir çok hastanede değişik servisler Covid-19 servislerine çevrildi. Birçok servis ve klinikte artık hastalarına hizmet veremiyor. Buna rağmen yatak sıkıntısı var. Eskiden PCR tamamen negatifleşirken evine gönderiliyordu. Şimdi daha PCR’si negatifleşmeden hafifleyen, evde tedavi edilebileceğini düşündükleri vakaları evlerine göndermeye başladılar. Hastaneden erken çıkarıyorlar ki yatak boşalsın, Covid’li hasta alınsın. Bu bulaşı arttıran bir diğer faktör” dedi.

“İTALYA VE İSPANYA’NIN YAŞADIKLARININ EŞİĞİNDEYİZ”

TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, “Gelinen noktadan sonra ne olur?” sorusuna verdiği yanıtta şunları söyledi: “ Bundan sonra hastalık katlanarak gider. İnsanlar solunum  cihazlarına erişemeyecekler.  Sağlık Bakanının yüzde 65-70 gibi oranlar vermesi gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bakan özel sektörü de katıyor. Solunum cihazları olmayan 2. basamak, 3. basamak dediğimiz yoğun bakımları da  sayıyor. Önemli olan solunum cihazı olan birinci basamak yoğun bakımlardır. Ve o yataklar da şimdi yüzde yüz dolmuş durumda. Ancak, ya biri ölecek veya iyileşecek, yoğun bakım yatağı boşalacak ki yerine yeni hasta gelsin. Bu tıpkı bir çok Avrupa ülkesinde yaşanan, ama en kötü örnekleri İtalya ve İspanya’nın bu vakalarla karşılaştığı, solunum cihazları bulunmadığı için insanların öldüğü döneme benzer. Türkiye 63 bin rekor rakamıyla  bu duruma benzer bir eşiğe geldi. Her gün rekorunu egale ederek Avrupa’da birinci sırada.”

Prof. Dr. Vedat Bulut

 “ŞU ANDAKİ RAKAMLAR GERÇEĞİ YANSITMIYOR”

Ölüm oranlarının açıklananın üç katı olduğunu söyleyen Bulut, “Şu andaki rakamlar tam gerçeği yansıtmıyor. Örneğin ölüm rakamlarının en az üç katı olduğunu biz defin rakamlarından biliyoruz. Türkiye’de başkaca bir afet ve salgın yok. Bu ölümlerin çoğu Covid’e bağlı. Diğer grubu ise doğal veya Covid nedeniyle hastanelere başvuramayan, sağlık sorunlarını öteleyenler olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YASAKLANARAK, SORUNLARIN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR”

Sağlık politikalarının son derece başarısız yönetilmesinin yanında, halk sağlığı ile ilgili bilimsel çalışmaların yasaklandığını belirten Bulut, “Türkiye’de bilimsel çalışmalara kısıtlama getirildi. Bu tip sorunlar bilimsel makalelerde yer almasın diye Sağlık Bakanlığı bilimsel çalışmalara merkezi bir izin vermeye başladı. Sosyal yönleriyle ötelenen sağlık sorunlarıyla, hastanelere gidecek insanların endişelerine bağlı yaşadıkları ölüm ya da diğer sorunların hepsinin üstü örtülüyor. Sağlık son derece başarısız yönetiliyor” şeklinde konuştu.

“SEKTÖREL BÖLÜŞÜM VAR HALKIN SAĞLIĞI İÇİN ÇÖZÜM GETİRİLMEZ”

Bilim insanlarının, TTB’nin, Sağlık Meslek Örgütleri’nin uyarılarının göz önüne alınmadığını, yine dinlemediğini belirten Bulut, “Çünkü sermaye çevreleri göz önünde bulunduruluyor. Turizm Bakanı otel sahibi, Eğitim Bakanı özel okul sahibi, Sağlık Bakanı özel üniversite sahibi. Sektörel bölüşümün olduğu, bakanların, işadamlarının olduğu bir ortamda halkın lehine, halkın sağlığının lehine herhangi bir çözüm getirilmez. Rakamlarla oynayarak turizmi açmaya çalışacaklar” diyerek tüm yaşananların içinde bulunulan ekonomik krizin sonucu olduğunu kaydetti.

“ONLAR ZENGİNLEŞME PEŞİNDE, HALKIN SAĞLIĞI UMURLARINDA DEĞİL

Bulut, sözlerini şöyle sonlandırdı: “İşsizlik fonu tükenmiş, deprem fonu tükenmiş, insanların pandemilerle hastalıklarla mücadelesinde bu gibi fonların çok önemli olduğunu şimdi anlaşılıyor. Şehir hastanelerine verdikleri paraların, ya da son dönemde şu merkez bankasından aktarılan bir takım paralardan söz ediliyor. Bunların yüzde onu ile bile bu işler çözülür, ölümler bu kadar olmazdı. Ama onlar zenginleşme peşinde, halkın sağlığı umurlarında bile değil”

Standart

e-ticarette tartışılan transfer

Çinli Alibaba’nın ortak olduğu online alışveriş platformu Trendyol, Rekabet Kurumu’nda görev yapan Hatice Yavuz’u transfer etti sektörde ‘etik’ tartışması başladı. Rekabet Kurumu Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aydın Ayaydın, konuyu değerlendirdi:

Editor: Mektup Gazetesi

e-ticarette tartışılan transfer

18 Nisan 2021 – 09:08

Çin Rekabet Kurumu, tekel gücünü kötüye kullandığı gerekçesiyle dünya devi Alibaba’ya 2,8 milyar dolar rekabeti ihlal cezası verdi. Çünkü Çinli Alibaba, rakiplerini vahşi rekabet ile piyasadan silmek amacıyla rekabet ihlali yapmıştı. Çin Rekabet Kurumu da soruşturma sonunda Alibaba’nın hakim durumu kötüye kullandığını tespit etti ve firmanın gözünün yaşına bakmadan cirosunun yüzde 4’üne tekabül eden yaklaşık 3 milyar dolar cezayı verdi.

BİZİM REKABET KURUMU NE YAPIYOR?
Benzer bir süreç şu an ülkemizde de yaşanıyor. Bizim Rekabet Kurumu da elektronik ticarette faaliyet gösteren kimi firmalar hakkında soruşturma kararı verdi ve e-ticaret alanında rekabet ihlalleri iddiası soruşturuluyor. Soruşturma kararı verilen firmalar başında, özellikle Tekstil kategorisinde tek başına hakim durumda olan Çin’li Alibaba’nın Türkiye’deki yavrusu Trendyol da var haliyle. Bu şirketin, küresel büyük sermayenin verdiği güçle, yerli ve milli rakiplerini piyasa dışına itmek için rekabeti ihlal ettiği uzun süredir piyasada yüksek sesle dile getiriliyor.

Rekabet Kurumu’nun hakkında soruşturma yürüttüğü ve başını Trendyol firmasının çektiği e-ticaret firmaları hakkındaki karar bugün yarın açıklanacak. Elbette rekabet ihlalini yapan firma varsa ceza alacak, rekabeti ihlal etmeyen aklanacaktır. Rekabet Kurumunun Kurucu Başkanı olarak bunu umuyorum.

DENETİM DAİRE BAŞKANI KARAR SÜRECİNDE TRENDYOL’A TRANSFER OLDU

Bir yılı aşkındır rekabet ihlali soruşturması geçiren Trendyol, 4054 sayılı Rekabet Kanununun öngördüğü süreç uyarınca soruşturmanın son safhasındaki SÖZLÜ SAVUNMASINI da Mart ayında yaptı. Kararın açıklanması an meselesi. Bu arada ilginç bir gelişme yaşandı. Trendyol, Rekabet Kurumunun Denetimden sorumlu 1.Daire Başkanı Hatice Yavuz’u transfer etti. Yani bu hanımefendi, başında bulunduğu Dairenin soruşturduğu firmaya karar arifesinde aniden transfer oldu.

Prof. Dr. Aydın Ayaydın

RAKİP FİRMALARIN TİCARİ SIRLARI NE OLACAK

Alibaba’nın yavrusu Trendyol’a transfer olan Denetimden Sorumlu 1. Daire Başkan Hatice Yavuz’un elinde, sektörde yer alan yerli ve milli tüm rakip firmaların her türlü bilgileri var. Trendyol bu transfer ile muhtemeldir ki hakkındaki rekabet ihlali soruşturmasından ucuz kurtulacak. Öte yandan rakiplerine ait altın değerindeki bilgilere de sahip olacak.

BU TRANSFER YASAYA AYKIRI
2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkındaki Kanun, Rekabet Kurumu Denetim Daire Başkanı olarak soruşturmasını yürüttükleri Trendyol’a transferi Hatice Yavuz’a yasaklıyor. Zaten 2531 sayılı Kanun bu amaçla getirilmiş. Kamu görevlileri kamu gücünün kendilerine sağladığı ayrıcalık sonucu elde ettiği bilgi, bulguları kötüye kullanamasın diye. Daha düne kadar bu firma hakkında soruşturma yapacaksın, rakiplerinin de her türlü bilgilerine sahip olacaksın ve aynı dönemde eyvallah deyip TRENDYOL a transfer olacaksın. Şimdi bu durumda, Trendyol hakkındaki denetimin Rekabet Kanununa uygun olarak tam yapılıp yapılmadığı konusunda şüphe yarattığınız gibi, rakip firmalarda da “benim bilgilerim acaba bana karşı kullanılacak mı” endişesini de doğal olarak oluşturuyorsunuz. Bu transfer hukuka uygun olmadığı gibi kanuni de değildir, etik de değildir

CEZASI NEDİR?
Rekabet Kurumu Denetim Daire Başkanı Hatice Yavuz’un, soruşturması yürütülen Trendyol firmasına transferi, 2531 sayılı Kanunla yasaklanmış durumda. Kanun diyor ki, kamudaki görevinden ayrılan biri, ayrıldığı tarihten önceki iki yıl içinde hizmetinde bulundukları kuruma karşı ayrıldığı tarihten başlayarak üç yıl süreyle, o kurumun görev ve faaliyet alanlarıyla ilgili konularda doğrudan veya dolaylı olarak görev alamazlar. Kanunun 4 üncü maddesi de, aksi şekilde hareket edenlere 2 yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Peki bu Kanunun amacı ne? Kamu görevlisi olma ayrıcalığıyla elden edilen bilgi ve bulguların kötüye kullanılmasını engellemek.

BAŞKAN BİROL KÜLE TRANSFERİ DESTEKLİYOR
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, katıldığı bir sektör toplantısında bu tür transferleri desteklediğini açıklıyor. Kamuda çalışanların tecrübelerini özel sektöre aktarması açısından yararlı olacağını düşünüyor. Elbette, böylesi transferler hukuka ve etik anlayışına uygun olduğu sürece olabilir. Kaldı ki, çalışma hakkı ve hürriyeti var. Ancak böylesi transferlerde kamu görevlisi olma ayrıcalığıyla elden edilen bilgi ve bulguların kötüye kullanılmasını engellemek için bir kanuni çerçeve çizilmiş. Bu transferi savunan Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle keşke 2531 sayılı Kanunu da bilseydi.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMALI

Rekabet Kurumunun hakkında soruşturma yürüttüğü bir dönemde Trendyol’a transfer olan Denetim Daire Başkanı Hatice Yavuz un bu transferi 2531 sayılı Kanuna açıkça aykırılık teşkil ediyor. Öncelikle bu konuda Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunma görevi de öncelikle Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle’ye düşüyor. Bu suç duyurusunu takip etme görevi de Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a ait.

Standart

Akdeniz Üniversitesi’nden heyecanlandıran açıklama: Hazırız

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi Enzim ve Mikrobiyel Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarlan Mammedov, ekibiyle birlikte corona virüse karşı koruyucu sprey formunda da kullanılabilecek ilaç ve aşı adayı geliştirdi.

Editor: Mektup Gazetesi

Akdeniz Üniversitesi'nden heyecanlandıran açıklama: Hazırız

18 Nisan 2021 – 09:03

A.Ü. öğretim üyesi Prof. Dr. Tarlan Mammedov ve eitibi, corona virüse karşı ilaç ve aşı adayı geliştirdi.

Prof. Dr. Tarlan Mammedov, sprey olarak kullanılması durumunda virüsün hücreye girişini engellemek için büyük bir öneme sahip olan anjiyontensin dönüştürücü ACE2 enzimi üzerine çalıştıklarını anlattı.

Mammedov, “Covid-19 virüsü bu enzimi bloke ediyor. Bu enzimin bedende azalması insanda önemli sağlık sorunlarına neden oluyor. Yoğun bakımda olan hastaların büyük bölümünde bu enzimin az miktarda bulunduğu gözlemlendi. Biz Transient Bitki Ekspresyon Sistemi ile bu enzimin yüksek oranda oluşturulmasını sağladık. Artık bu enzimi insanların hayatını kurtarmak için piyasaya sunmaya hazırız” şeklinde konuştu.

TEDAVİDE DE KULLANILABİLİR

Aynı zamanda Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Biyoteknoloji Enstitüsü Aşı Bilim Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Mammedov, bitkiden ürettikleri bu proteinlerin hem sprey hem de enjeksiyon formlarında tedavide kullanılabileceğini belirterek, “Maddi kaynağın bulunması halinde tedavide kullanılacak olan ilaç 4 ay içinde piyasaya sürülebilir” diye konuştu.

Tarlan Mammedov, bitkide üretilen bu proteinlerin koruyucu özelliğinin yanı sıra, corona virüsü tedavisinde de uygulanabileceğini söyledi. Prof. Dr. Mammedov, “Enjeksiyon olarak üretimi yapılırsa, tedavi amaçlı olarak kullanılabilir. Ama bunun için faz 1 çalışmasının yapılması gerekiyor” dedi.

KİTLER DE KULLANIMA HAZIR

Çalışmalarını aşı, ilaç ve kit olmak üzere 3 ayaklı sürdürdüklerini açıklayan Mammedov, kit geliştirilmesinin de başarıyla sonuçlandığını açıkladı.

Prof. Dr. Mammedov, “Vücudun antikor seviyesini ölçen kitler geliştirdik. Antikor seviyeleri yüksek olursa corona virüse yakalanma riski daha azdır. Antikor seviyesi az olursa kişilerin yeniden corona virüsü hastalığına tutulma riski daha yüksektir. Biz de bu konuyla ilgili geliştirdiğimiz kitleri ticari olarak yapılan kitlerle karşılaştırdık ve analizlerde aynı sonuçları elde ettik. Bu kitler hastaların antikor seviyesini ölçmede kullanılabilir” diye konuştu.Kapatby ReklamStore

AŞIDA FAZ ÇALIŞMALARINA GELİNDİ

Prof. Dr. Tarlan Mammedov, önemli bir aşama kat ettikleri aşı çalışmalarında da faz çalışmalarına geçmeye hazır olduklarını söyledi. Protein temelli aşıların diğer aşılara göre avantajlarına dikkat çeken Prof. Dr. Mammedov, şöyle konuştu:

* Protein temelli aşılar, corona virüsün çeşitli mutasyonlarına karşı etkili. Rekombinant protein temelli birkaç aşı adayı ürettik.

* Bu aşı adaylarında önemli testleri tamamladık. Hayvan testleri bu antijenlerin farelerde yüksek titreli antikor ürettiğini gösterdi. Bu da bitkide ürettikleri proteinlerin ümit verici bir aşı adayı olduğunu gösteriyor.

* Bu aşı adaylarının canlı virüslerle testlerini gerçekleştirdik. Canlı virüsün hücreye girmesini yüksek düzeyde engellediğini tespit ettik. Maddi destek sağlandığı takdirde faz çalışmalarına geçmeye hazırız.

Standart

Bilim insanları su kaçmış telefonu kurtarma yöntemini anlattı

O kadar özen göstermenize rağmen, koruyucu kılıflar alıp dikkat ettiğiniz halde akıllı telefonunuz su aldı. Peki onu nasıl kurtaracaksınız?

Editor: Mektup Gazetesi

Bilim insanları su kaçmış telefonu kurtarma yöntemini anlattı

18 Nisan 2021 – 08:59

Bugünün modern dünyasında akıllı telefon olmadan yaşayabilmek neredeyse imkansız. Sadece iletişim ihtiyacımızı karşılamak için kullanmıyor; aynı zamanda sosyalleşme, eğlenme, boş vakitleri geçirme gibi pek çok alanda imdadımıza yetişiyorlar. Haliyle hiçbirimiz akıllı telefonunu evde unutmayı, kaybetmeyi veya suya düşürmeyi istemez.

Ancak; suya düşürmek, üstüne bir şey dökmek gibi beklenmedik kazalar herkesin başına gelebilir. Hatta bir araştırma akıllı telefon kullanıcılarının, %25’inin telefonlarının, suya düşürerek ya da bir sıvının üstüne dökülmesi sonucu zarar gördüğünü ortaya koyuyor. Peki onu böyle bir durumda kurtarmak mümkün değil mi? Bilim insanları telefonunuzu böyle bir durumdan nasıl kurtarabileceğinizi açıklıyor.

Pek çok yeni telefonun tanıtımında suya karşı dayanıklı olduğunu görsek de bu, su geçirmez olduğu anlamına gelmiyor. Sadece; Cihazın belirli bir miktar sıvıya maruz kalmayı kaldırabileceğini gösteriyor.

TELEFONUNUZ NE KADAR DAYANIKLI?

Öncelikle telefonunuzun suya ne kadar dayanıklı olduğunu bilmeniz gerekiyor ki önlemlerinizi bu doğrultuda alabilesiniz.

Telefonların suya dayanıklılığı, genellikle IP derecelendirmesi olarak adlandırılan “giriş koruması” koduyla derecelendirilir. Bir elektrikli cihazın IP derecesi, katı ve sıvılardan gelen izinsiz girişlere karşı etkinliğini ifade eder.

Derecelendirme iki sayı içerir. İlki, toz gibi katı maddelere karşı korumayı gösterirken, ikincisi sıvılara, özellikle suya karşı direnci gösterir.

IP68 derecesine sahip bir telefonun katı nesne koruması 6 (toz, kir ve kuma karşı tam koruma) ve sıvı koruması ise 8’dir. (Bir metreden fazla derinliğe kadar korumalı)

Örneğin; iPhone 12 ve Samsung Galaxy S21 telefonlarının her ikisi de IP68 derecesine sahip. Bununla birlikte, suya maruz kalmayla ilgili olarak, iPhone 12’nin 30 dakika boyunca maksimum 6 m’lik izin verilen daldırma derinliği varken, Galaxy 21’in daldırma sınırı yine 30 dakika için 1,5 m’ye kadardır.

IP derecelendirmeleri telefonların su geçirmez özelliğini gösterirken; yüzerken telefon kullanmak isteyenler için yanıltıcı olabilir. Okyanuslardaki ve yüzme havuzlarındaki tuz içeriği, cihazınızı aşındırabilir ve büyük maliyetlere neden olabilir.

Üstelik telefon üreticileri IP testlerini tatlı suda gerçekleştiriyor ve Apple, cihazların herhangi bir sıvıya daldırılmamasını tavsiye ediyor.

Ancak; suya dayanıklı telefonlar genellikle bir şişe suyun devrilmesi gibi daha küçük sıvı hacimlere karşı oldukça dayanıklılar.

HASAR KONTROLÜ

Akıllı telefon üreticileri, cihazları tasarlarken telefonların sıvıya maruz kalma olasılıklarını göz önünde bulundururlar. Çoğu Apple ve Samsung akıllı telefonu, SIM kart tepsisinin içine yerleştirilmiş bir sıvı hasar gösterge şeridi ile birlikte gelir.

Bu, bir aygıtın arızalanmasına neden olabilecek sıvı hasarını kontrol etmek için kullanılır. Sıvı ile temas eden gösterge şeridi, normal rengini kaybeder ve lekelenir.

NASIL TAMİR EDERİM?

O kadar özen göstermenize rağmen, koruyucu kılıflar alıp dikkat ettiğiniz halde telefonunuz fazlasıyla su aldı. Bu durumda şu adımları uygulayabilirsiniz.

Öncelikle, telefonunuzu pirinç dolu bir kaba koymanın hiçbir yararı yok, bu sadece bir şehir efsanesi.

  1. Cihazı hemen kapatın ve herhangi bir düğmeye basmayın.
  2. Telefonu kağıt havlu veya yumuşak bir bezle kurulayın.
  3. Şarj portlarındaki suyu çıkarmak için cihazı yavaşça sallayın, ancak sıvının içeriye daha fazla yayılmasına neden olabileceğinden kuvvetli sallamaktan kaçının.
  4. SIM kartı çıkarın.
  5. Varsa, suyu dışarı üflemek için sıkıştırılmış bir aerosol hava temizleyici kullanın. Isı, lastik contaları parçalayıp ekrana zarar verebileceğinden, fön kullanmaktan kaçının.
  6. Telefonu (ve özellikle bağlantı noktalarını) bir fanın önünde kurutun.
  7. Telefonunuzu, silika jel paketleri (yeni ayakkabıların ve çantaların içinde bulunan küçük paketler) veya başka bir kurutucu madde ile dolu hava geçirmez bir kapta bırakın. Bunlar nemi emmeye yardımcı olur.
  8. Kuru olduğundan emin olana kadar telefonu şarj etmeyin. Cihazın içinde veya bağlantı noktalarında sıvı varken şarj edilmesi daha fazla hasara neden olabilir. Apple, böyle bir durumda en az beş saat beklemenizi önerir.

Bu adımlar da cihazınızı kurtarmanıza yardımcı olmadıysa, telefonu kendiniz açmayı denemeyin ve mutlaka teknik destek alın.

Standart

Emekli ikramiye zammı 146 TL mi, 503 TL mi?

Bayram ikramiyesine 2018 yılından bu yana yaşanan enflasyon yansıtılırsa emekli 503 lira zam alacak. Geçen senenin enflasyonu yansıtılırsa zam 146 lirada kalacak.

Editor: Mektup Gazetesi

Emekli ikramiye zammı 146 TL mi, 503 TL mi?

13 Nisan 2021 – 10:52

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın emeklilerin bayram ikramiyesine enflasyon oranında zam yapılacağını açıklayıp hangi yılın enflasyonunun baz alınacağını belirtmemesi kafaları karıştırdı. Bayram ikramiyesine, ilk ödendiği 2018’den bu yana yaşanan enflasyon kadar zam yapılması halinde bin liralık ikramiye bin 503 liraya çıkacak. Geçen yılın enflasyonu kadar zam yapılırsa ikramiye bin 146 lirada kalacak. Çok küçük bir ihtimal de olsa eğer 6 aylık enflasyon uygulanırsa zam 84 liraya kadar düşecek.

3 YILLIK İSTENİYOR

Bin liralık bayram ikramiyesine 3 yıldan bu yana hiçbir artış yapılmadığı için zamda en azından Mayıs 2018’in dikkate alınması isteniyor. Mayıs 2018’den Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son veri açıkladığı Mart 2021’e kadar geçen sürede tüketici fiyatları enflasyonu (TÜFE) yüzde 50.3 arttı. Eğer 3 yıllık resmi enflasyon kaybının telafi edilmesi isteniyorsa bin liralık ikramiyeye en az 503 lira zam yapılması gerekiyor. Ancak ödeme mayısta yapılacağı için aslında nisanda gerçekleşecek tahmini TÜFE oranının da bu hesaba eklenip zammın 520 liraya çıkarılması isteniyor.

2020 ENFLASYONU MU?

Hükümetin “enflasyon oranında artış” sözüyle 3 yıllık erime yerine sadece 2020’de gerçekleşen yüzde 14.6 oranındaki yıllık TÜFE’nin dikkate almış olabileceği de belirtiliyor. Bu durumda bayram ikramiyesine yapılacak zam 146 lirada kalacak. Küsuratlı olan bu zammın yukarı yuvarlamayla en fazla 150 liraya çıkarılması bekleniyor.

Standart

Yeni Köşe Yazım..

Kadir TEKİN

Sivri Dilli mektupgazetesi@gmail.com


Kayyum Sonsuza kadar sürecek mi?

09 Nisan 2021 – 19:58

Özellikle 15 Temmuz 2016 Hain Kalkışmadan sonra birçok Şirket ve İşletmelere Kayyum atandı.
Ancak sözlükte “belli bir malın belli bir süre yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için resmi makamlarca yetkili olarak görevlendirilmiş kimse” anlamına gelen Kayyum ve heyeti görevlerini hiç bırakmadı.
İyi ama neden?
Kayyum ve Heyetinde bir çok isim bulunuyor ve her birisi Huzur Hakkı alıyorlar.
Millet Ekonomik sıkıntı çekerken Bazı kişilerin 3-4 Yerden Maaş almaları Normal mi?
Kaldı ki bu Şirket ve İşletmelere atanan Kayyum ve Heyeti Devlet tarafından atanan Resmi Kişiler değil mi?
Yani hali hazırda maaşları olan  Devletin Resmi Görevlileri..
Peki Kayyum ve Heyetinin bir süresi yok mu?
Ne zamana kadar ve neden Maaş alamaya devam edecekler?
Soruşturma geçiren Şirket ve İşletmeler geçen bu 5 yıllık zamanda neden sonuca bağlanmadı?
Madem bu Şirketlerin Terör Örgütleri ile bağlantıları var o halde, Devletin kendisine yada  Hazineye neden geçirilmiyor? Yani Devletin malı haline getirilmiyor?
Yada açık artırma yoluyla satışları gerçekleşmiyor?
Ayni Kişiler farklı farklı yerlerden maaş almak yerine bu şirket ve İşletmelerin başına  Üniversite mezunu ,işini bilen liyakatli Kişilere görev verilmiş olsa İşsizlik azalmış olmaz mı?
Ya da Kayyum olarak görevlendirilen Kişilere Ücret ödenmese olmaz mı?
Peki Kayyum olarak atanan Görevliler ne kadar Maaş alıyor?
Neye istinaden bu maaşlar ödeniyor?
Akıllarda birçok soru var fakat cevap nedense hiç yok.
Tıpkı her yıl artan ve kimsenin neden alındığını bilmediği Damga vergisi gibi..
Diğer bir konu Elektrik, Enerji hizmeti veren ve Devletimizden ,Milletimizden Bedelini alan Şirketler yaptıkları işlerin (Sayaç Okuma gibi) faturasını neden Vatandaşa kesiyor?
Üstelik Sabit bir Bedel olmadan Faturaya endeksi Sayaç Okuma Bedeli ne demek?
Hani Garantili Yollara, Köprülere alıştık ama Vatandaşın üzerinden yüklerin acilen kaldırılması gerekiyor.
Hayat Pahalılığı gün geçtikçe çoğalırken, İdrak edeceğimiz Ramazan Ayında zor günler yine bizleri bekliyor.
Ramazan Ayının Bereketi ve Feyzi ile şenlenecek olan Evlere, Pandemi ve hastalıklardan ziyade, Hayat Pahalılığı ve Ekonomik sıkıntılar maalesef gölge düşürecek gibi görünüyor.
Sabır genel dayanağı olan Tüm Müslümanların Ramazan Ayını Şimdiden Mübarek Eylesin.
Rabbim bizleri Ramazan Bayramına da ulaştırmayı Nasip etsin.
Şimdiden Hayırlı Ramazanlar
SAYGILARIMLA


Standart

Otellerde sınırsız yabancı işçide geri adım

Milyonlarca genç işsiz gezerken otel ve turizm tesislerine sınırsız sayıda yabancı işçi çalıştırma hakkı verecek yeni düzenlemeden geri adım atıldı

Editor: Mektup Gazetesi

Otellerde sınırsız yabancı işçide geri adım

08 Nisan 2021 – 08:40

AKP’li milletvekillerinin turizmi teşvik adı altında Meclis’e getirdiği yasa teklifinde yer alan ve turizm tesislerinde sınırsız sayıda yabancı işçi çalıştırmanın önünü açan madde tepkiler üzerine geri çekildi.

Maddenin çekilmesi yönünde AKP, CHP ve İYİ Parti’nin verdiği önergeler kabul edildi. 10 milyonu aşkın işsizin olduğu bir dönemde yabancı işçilere avantaj sağlayan bu madde, kamuoyunun tepkisini çekmişti. Mevcut kanunlara göre turizm tesislerinde toplam personelin yüzde 10’undan fazla yabancı işçi çalıştırılamıyor. Bu oran yüzde 20’ye kadar çıkarılabiliyor.

AKP’li milletvekillerinin otel ve turistik tesislerde sınırsız sayıda yabancı işçi çalıştırmanın önünü açan maddenin de bulunduğu Turizmi Teşvik Kanununda değişiklik yapan yasa teklifi Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda değiştirilerek kabul edildi.

Komisyonda yabancı işçilere geniş çalışma imkanı veren madde bütün partilerin uzlaşmasıyla tekliften çıkarıldı. Bu madde yasalaşmış olsaydı otel ve turizm işletmeleri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından aldıkları izinle hiç bir sınıra tabi olmadan diledikleri kadar yabancı personel çalıştırabileceklerdi

Ayrıca deniz turizmi yapan işletmeler de Ulaştırma Bakanlığından yeterlilik belgesi almaları şartıyla yabancı zabit ve kaptanları işe alabileceklerdi.

10 TÜRK’E 1 YABANCI

Halen yürürlükteki yasalara göre, işletmelerin çalıştırabileceği yabancı personelin sayısı toplam personelin yüzde 10’unu geçemiyor. Yani 10 işçi çalıştıran işletmeler en fazla 1 yabancı işçiyi işe alabiliyorlar.

Bu oran bakanlıkça yüzde 20’ye kadar arttırılabiliyor. Bu sınırların kaldırılmasını öngören madde, 10 milyona dayanan işsizler ordusu iş ararken otellerin ucuz yabancı işçilerle doldurulacağı endişesiyle yoğun eleştiri almıştı.

O ZAMAN BU MADDEYİ NİYE YAZDIK?

Maddenin tekliften çıkarılması için bütün partiler anlaşma sağlamasına rağmen teklifi hazırlayan AKP Milletvekili Atay Uslu’nun madde üzerinde savunma yönünde konuşmak istemesi Komisyon Başkanı AKP Milletvekili Tahir Akyürek’in tepkisine yol açtı.

Israrla söz isteyip konuşan Atay Uslu, bu düzenlemeyle sınırsız yabancı işçi çalıştırmanın önünün açılmayacağını iddia etmesi üzerine Başkan Akyürek, “Şimdi Atay Bey, ben de derim ki o zaman, bu maddeyi niye yazdık? Niye teklif ettik?” diyerek tepki gösterdi.

Standart